25 Kasım 2014 Salı

İsimsiz Kahraman

Acaip bir teorim var: birileri bizim hem başarılı hem mutlu olmamızı istemiyor. Subliminal mesajlarla başarı ve mutluluk arasında seçim yapmaya zorlanıyoruz. Kim tarafından mı? Henüz bilmiyorum, uzaylılar olabilir.

Yoksa neden okuduğumuz kitaplarda, izlediğimiz filmlerde/dizilerde mesleğinde başarılı karakterlerin hepsi hayata küsmüş ya da takıntılı ya da asosyal olsun ki? Kim mi bunlar? Mesela depresif Dr House (ki kendisi adamımdır, idolümdür), takıntılı Brenda Leigh Johnson, asosyal Clark Kent, yaşama sevincini yitirmiş Başkomser Nevzat bir solukta aklıma gelen kahramanlarım.

Mesleklerini icra ederken çok çok başarılı olan bu zat-ı muhteremler, iş özel hayatlarına gelince sınıfta kalıyor. İşte bu kahramanlar kervanına katılan yeni bir karakterle tanıştım. Tanıştım diyorum ama adını da bilmiyorum, zira bütün kitap boyunca ismi hiç anılmıyor. İsimsiz kahraman.

Kitabımız Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi, yazar Derviş Şentürk. 


Kahramanımız öğrencilik yıllarında satranç şampiyonu olmuş, bu başarısıyla dikkat çekerek Emniyet İstihbarat'ta çalışmaya başlamış, ancak kitabın sonuna kadar öğrenemediğimiz bir nedenle görevinden atılmış.

Elbette dertler birer birer gelmez, teşkilattan şutlandığı yetmezmiş gibi bir de karısı tarafından terk edilmiş. Yarenlik ettiği tek bir dostu var, emekli gazeteci Cengiz, bir de çok düşkün olduğu kızı. Başka da kalıcı kimse yok hayatında. Varmış da yok olmuş.

Kitabın adı, kahramanımızın isteksizce araştırmayı kabul ettiği bir kayıp vakasından geliyor. Bu vakanın araştırılmasını da geçmişe gidip gelişlerle okuyoruz. Bu sayede hem kahramanımızın hikayesini öğreniyor hem de derin devlet geçmişine ufak bir yolculuk yapıyoruz.

Kahramanımızla Başkomser Nevzat arasındaki benzerlikler dikkat çekici. Daha dikkat çekici olansa yazarın kitabın bir bölümünde kahramanın agzindan Nevzat Komserimden övgü ve saygıyla bahsetmesi. Bu övgülerden Behzat Ç de nasibini almış. Bundan çok hoşlandım ve bu nedenle yazar Derviş Şentekin'e büyük bir sempati duydum. 

Kitap boyunca kahramanımızın adının hiç anılmamasını yazarın biz okuyucuları hikayeye bir nebze olsun katkıda bulunmaya çağıran bir davet olarak algılamıştım ama yanılmışım, daha derin anlamları varmış. Olsun, ben buradan sayın Derviş Şentekin'e sesleniyorum. Bence kahramanımızın adı Nazif olmalı.

Kitabı okuduktan sonra gelenekselleşmiş araştırmamı yaparken de yazarın şuradaki röportajına denk geldim. Kitabı, hikayede yer alan göndermeleri buyrun bir de Derviş Şentekin'in ağzından okuyun.

1 yorum:

  1. Sizi Blogger Haritamıza ekledim.
    http://bloggerharitasi.blogspot.com.tr/2014/11/cok-parlak-fikirler.html
    Aynı zamanda google+/twitter/pinterest hesaplarımdan da paylaştım. İlginiz için teşekkürler...

    YanıtlaSil