12 Temmuz 2015 Pazar

Kabakoz Plajı

İstanbul gibi içinden deniz geçen bir şehirde denize girmek için kilometrelerce yol gitmek zorunda kalmak. Türk olmak enteresan bi şey.

Bu hafta sonu sıcakların başlamasıyla biz de deniz sezonunu açalım dedik. İstikamet Şile tarafı ama kafamızda da belli bir yer yok.

Şile'yi geçip Ağva Sahil istikametinde ilerlerken karşımıza çıkan Akkaya Çiftliği diye bir yerde küçük bir mola verip çalışanlara da denize girecek yer sorduk. Yol boyunca yer alan köylerin hepsinin kumsalı olduğunu söylediler. Biz de yol üzerinde ilk köy olan Kabakoz'a girip bakalım, beğenirsek kalırız, olmadı yola devam ederiz dedik.

Kabakoz Köyü'nde sahil tabelasını takip ederek bir süre gittikten sonra deniz kenarına ulaştık. Beğendik, kaldık. İki tepeciğin arasında konuşlanmış böyle bir kumsal:


Sahilde, kumsalın hemen bitiminde iki tane restoran; bunların arkasında da bir kaç motel, bir otel ve kamp alanı, bir kaç restoran ve bir otopark var.

Otopark alanında araç bırakmak günlük 15 tl. Eğer şezlong ve şemsiye kiralamak isterseniz o da var, kişi başı 30 tl. Ancak çoğu deniz sever şemsiyesini, kamp sandalyesini ve portatif buzluğunda içecek - yiyecek stokunu kapmış gelmişti. Bugüne özgü müdür bilemem ancak kumsal hem fazla kalabalık değildi hem de birbirine rahatsızlık veren kimse yoktu.

Kumsal güzel ve genel olarak temizdi, ama tabii ki çoğunluğumuzun çöpünü toplamak gibi alışkanlığı olmadığından yukarıdaki fotoda da görüldüğü üzere tek tük pet şişeler, plastik bardaklar kumların üzerine sere serpe uzanmış bekliyordu.

Deniz Karadeniz, malum dalgalı. Hele de bugünkü rüzgarla iyice dalgalanmış. Sahilde cankurtaran yok. Yani kendi kendinize dikkat etmeniz gerekiyor.

Gözünü sevdiğimin Karadeniz'i işte. Az tuzlu, göz yakmaz; denizi dalgalı yunus gibi dal çık. Dibi yer yer kum, yer yer kayalık. Dalgalı denizde dalgalarla boğuşmak, dalıp çıkmak, atlayıp zıplamak çok keyifli olsa da kayalara dikkat. Elleriniz kesilmesin.

Eğer sizin de denize girme kültürünüz benimki gibiyse, yani denizde yüzmek yerine sürekli amuda kalkmaya çalışmak, taklalar atmak, dalgaların içine dalmak gibi aktivitelerden hoşlanıyorsanız kayalar ayaklarınızdan ziyade ellerinizi kesebilir.

Ayrıca bu gibi aktivitelerde mebzul miktarda su yutulduğundan az tuzlu denizin önemi daha da ön plana çıkıyor. Kabakoz denizinin suyu da tam ağzıma layıktı.

Denizde bol bol tepişip, kumların üstünde güneşlendikten sonra acıktığınızda sahildeki restoranlarda yiyip içebilirsiniz. Seçenekler kısıtlı, yemekler gurme olmasa da fiyatlar uçuk değil.

Bizim evimiz Çekmeköy civarında ve evden burası 54 km idi. Bu da gitmek isteyenlere uzaklığı hakkında fikir versin.

#yinegelecekben

3 yorum:

  1. yorumunuz için çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. çok geç görmüş oldum, ama bundan sonra bu bilgiye ihtiyacı olabilecekler için yine de yazayım. biz gittiğimizde çadır kuran bir kaç kişi gördük.

    YanıtlaSil