24 Mart 2014 Pazartesi

Heyecanlı bir oryantiring macerası

Oryantiringi nasıl keşfettiğimizi burada, önerilerimi burada, maceramızı da burada yazmıştım.

Bu iş gittikçe heyecanlı bir hal alıyor bizim için. Bu hafta iki de iş arkadaşımın ilk oryantiring macerasına sebep oldum.

Beyimle de artık parkura ayrı ayrı çıkıp birbirimize karşı yarışıyoruz. Ayrıca geçtiğimiz hafta sonu beklenen sonuç gerçekleşti ve ormanda kayboldum. Yani ilk kayboluşum değil, her defasında en az bir kere yolumu kaybediyorum da bu sefer harbi harbi yolumu, yönümü, kendimi kaybettim. Meşhur düdüğümü kullanmama çok az kalmıştı.

Yemin ediyorum Hansel ve Gratel olsun, Kırmızı Başlıklı Kız olsun, Pamuk Prenses olsun yolu bir şekilde bir ormandan geçen bütün masal kahramanları ile empatinin dibini yaptım ve bir çocuk masalına bu kadar korkutucu ögeler dahil edilmesini şiddetle kınadım.

Her şeyi baştan alayım.

Üç hafta önce artık işin içine biraz rekabet katmak için beyimle takım olarak değil bireysel yarışmaya karar verdik. Oyunun kuralları gereği birimiz parkura çıktıktan sonra diğerimizin 2 dakika kadar bekleyip çıkması gerekiyor.

Haritalarımızı aldık, köşelerimize çekildik, tetkik ettik, nasıl bir rota izleyeceğimize karar vermeye çalıştık. Önce beyim çıktı, ben de onun çıkışını ve ne tarafa gittiğin gördüm haliyle. Ben de rota incelememde aynı yönden gitmeye karar vermiştim ama, beyimi takip ediyormuşum gibi olmasın ve kazanacağımdan emin olduğum zafere halel getirmemek için tuttum başka yönden çıktım.

Gurur yaptım da ne oldu peki? Kayboldum, yolumu uzattım ve beyim beni yendi.

Geçtiğimiz hafta da dedim ki "gururu falan bırak, beyim ne yönden giderse ben de peşinden gideceğim". Netekim önce kendisi çıktı, ben harita incelemem sonucunda tamamen başka bir çıkış noktası belirlemiş olsam da tuttum onun çıktığı yolu takip ettim.

İşte bütün hatanın başladığı an tam bu andı.

Ben çıktım, kaptırdım, koşuyorum da koşuyorum. Beyimi geçecem ya, gittim gittim, hedef falan yok ortada. Sonra çevrede başka oyuncular da görememeye başladım.

İşte bir şeylerin ters gittiğin anladığım an da tam bu andı.

Bir anda panik kapladı içimi, korkmaya başladım, panik oldukça daha çok korktum. Yağmur yağıyor, garip sesler (vahşi hayvan sesleri) duyduğumu sanmaya başladım, gözlerim doldu, ormanda her zaman boynumda taşıdığım düdüğümü çıkardım, çalmaya hazırım.

Vahşi hayvan sesleri gittikçe yaklaşmaya başladı, çoğaldı, çoğaldı ve bir anda çevremde 7-8 tane motorcu belirdi. Meğer benim vahşi hayvanlar moto-cross'çularmış.

Bu noktada dünyanın bütün moto-cross'çularından o anda aklımdan geçen düşünceler için özür dilerim. Bu panik içinde hepsini tek niyeti kafamı kesmek olan orman yaratıkları olarak tahayyül ettim.

Neyse motorcuların yanımdan geçmesini bekledim bir süre, tekrar yürümeye devam ettim. Az ileride ne göreyim, benim motorcular sıra sıra dizilmiş beni bekliyor.

Tamam kabul, beni taktıkları falan yoktu ama onları sıra sıra dizilmiş görünce aklımdan ilk geçen bu oldu. Sanırım mola vermeye karar vermişler.

"Eğer beni yüzümde panik ifadesiyle, korkmuş görürlerse daha da cesaretlenirler, kendimden emin görünmem lazım" dedim içimden (dünyanın tüm moto-cross'çularından tekrar özür diliyorum) Artık fare gibi sırılsıklam, surat kıpkırmızı, o kadar korku içinde ne kadar kendine güvenli, ne yaptığını bilir imajı çizdim bilmiyorum ama önlerinden geçtim.

Tam o sırada, ufukta ne göreyim, bir oryantiringci. Allahım adama doğru bağırarak bir koşuşum vardı ki, eminim o halimi gören adam benden daha çok korkmuştur.

Neyse soluk soluğa gittim yanına, "kayboldum ben, dönmek istiyorum dönemiyorum, yardım edin noolur" dedim. Adamcağız bana haritada olduğumuz yeri gösterdi, bir patika gösterip hiç ayrılmadan aşağıya doğru yürümemi söyledi, onun tarifiyle başlangıç noktasına dönebildim, şükürler olsun.

Fikir vermesi için aşağıya koyduğum grafikteki büyük daire benim bulmam gereken hedeflerin olduğu yeri, küçük daire ise kurtarıcımla karşılaştığımda bulunduğum yeri gösteriyor. Yeşil yerler ise orman.


Normal bir insanın bu şartlar altında başlangıç noktasına döndükten sonra ne yapmasını beklersiniz? "Bu şartları" da açıklığa kavuşturmak gerekirse şöyle özetleyeyim: tam 1 saat yolunu kaybedip ormanın içinde deli danalar gibi koşmuş, yürümüş, ıslanmış, korkmuş, ağlamış. Normal insan arabasına biner evine döner. Peki ben ne yaptım? Başlangıç noktasına gidip "ben kayboldum ama geri geldim, yeniden başlamak istiyorum, süremi sıfırlar mısınız?" dedim. Kabul ettiler, ve yeniden başladım. Bu sefer kaybolmadım veeeee beyimi geçtim.

Şimdi bir şeyi açıklığa kavuşturmam lazım. Sonuçta bulunduğum yer balta girmemiş Amazon Ormanları değil, İstanbul'un göbeğinde Belgrad Ormanı'ndayız. Ayrıca yukarıdaki krokide gösteremedim ama haritanın üst tarafında üstünde dikenli tel olan bir duvar var. Ve o duvar ormana bitişik bir siteye ait.

Yani durum vahim falan değildi, en kötü durumda o dikenli telleri aşar, siteye girerdim. Kaçak giriş diye karakola götürürlerse de nerede olduğumu bilirdim en azından. Zaten olay da nerede olduğunu bilememek. Ormandaki bütün ağaçların birbirine ne kadar benzediği konusunda hiç fikriniz var mı?

Neyse bu hafta da yaptım oryantiringimi, vukuat yok Allah'a şükür. Enteresan bir şeyler olursa haber veririm, merak etmeyin.

2 yorum:

  1. Aferin sana! Yan taraf siteymis, dikenli telleri asarmis da gecermis gidermis karakola. Guvenlik sebebiyle twwetlerini paylasima kapatan birinin belgrad ormaninin guvenli oldugunu dusunmesi ne garip bir celiskilidir..neyse ki sana birsey olmamis. Bir de lutfen bu durumlarda teknolojiyi kullan. Duduk de iyi fikir ama cep telefonu icat edildi once ara birilerini onlar seni aramaya cikinca dudugunu ottur olur mu? Imza: guvenlikci takipci

    YanıtlaSil