27 Nisan 2014 Pazar

Roma - 1. gün 1. bölüm

Roma gezisi için detaylı programımı sosyal medyanın hizmetine sunmuştum, dileyenler buraya bir tıkla ulaşabilir.

İnternette roma gezisiyle ilgili bir araştırma yaparsanız bir çok sitede Roma Pass diye bir kartın önerildiğini göreceksiniz. 2 veya 3 günlük seçenekleri olan bu kartla şehir içinde tüm toplu ulaşım araçlarına ücretsiz binebiliyor, ilk iki müzeye ücretsiz girebiliyor, sonraki müze girişlerinde ise değişik oranlarda indirim alabiliyor ve uzun kuyruklarda beklemekten kurtulabiliyorsunuz.

Ancak dikkat edilmesi gereken iki husus var. Birincisi havaalanı-şehir-havaalanı transferleri ücretsiz ulaşım kapsamında değil. İkincisi ise Roma Pass'in geçerli olduğu müzeleri inceleyip bunlardan hangilerini ziyaret edeceğiniz önceden belirlemeniz gerekiyor.

Mesela, bizim programımızda yer alan müze/tarihi alanlar içinde Roma Pass'in geçerli olduğu yerler Castel Sant'Angelo, Kolezyum, Roman Forum, Trajan's Market idi. Daha sonra da bahsedeceğim ama Trajan's Market'e vaktimiz yetmedi. Gezi rotamız da yürüme üzerine kurulu olduğundan (ki kişisel fikrim Roma'da kesinlikle yürüyerek gezilmeli) Roma Pass bizim için uygun bir seçenek olmadı. Kuyruk işlerini de önceden internet üzerinden aldığımız rezervasyonlu biletlerle hallettik. Bu biletleri önceden almak için gereken web adreslerini de önceki yazımda belirttim.

Gelelim bizim bu programı nasıl uyguladığımıza...

Sabah otele çantalarımız bırakıp kendimizi sokaklara attık, öncelikle karnımızı doyurmak için Repubblica Meydanı'na nazır bir kafede Roma usulü keyif yaptık. Yiyip içtiklerimiz aman aman çok leziz şeyler değildi ama meydanı izleyerek "a la Roman" keyfi yapmak çok hoşumuza gitti. (gerçekte böyle bir tabir olmayabilir, kulağıma hoş geldi yazdım, ukelalık yapmayın yani). Ooooooh Dolce Vita!

Vatikan'a gitmek üzere metroya bindiğimizde ise bizi neyin beklediğini tahmin etmekte hiç zorlanmadık. Zira metroya binemedik sıkıştık resmen, nasıl bir kalabalık anlatamam. Saat 11 civarı metrodan indik ve önceden aldığımız rezervasyonlu biletlerimize göre yaklaşık 1,5 saat zamanımız vardı. St Pietro Meydanı'nı görmek ve bazilikayı gezmek umuduyla harekete geçtik ancak ne yağan yağmur nedeniyle meydanın tadını çıkarabildik ne de meydanın büyük kısmını kaplayan bazilika kuyruğuna girmeyi göze alabildik.

Gitmeden önce yaptığımız araştırmalarda meydanı çevreleyen iki yarım dairenin her birinde arka arkaya 3 sıra şeklinde yer alan sütunların tek bir sütunmuş gibi göründüğü ve bunun bir mimari/mühendislik harikası oluğunu okumuştuk.

Dikildik meydanda, sütunlara bakıyoz, tamam iki - üç sırayı tek sütunmuş gibi görebiliyoruz ama diğerlerinin arkasından sütunlar görünüyor. Beyime de anlatamıyorum, diyorum ki "bu mu mucize, eninde sonunda bir noktadan baktığında bazıları hizada görünecek, bu mu harika". "E böyle işte" diyor o da. Neyse dedik, yağmur da yağıyor, bunu da anlamayıverelim.

Meğer, 2 gün sonra bazilikayı ziyarete gittiğimizde gördük ki, bunun için işaretlenmiş nokta var. Gerçekten de bu noktanın üzerinde durup baktığınızda tüm sütunlar tek hizada duruyor. Harika olan buymuş. Fotoyu koydum aşağıya, sütunlar ilkinde hizasız, ikincide hizalı hali ile, açı aynı değil ama ana fikri almışsınızdır.



Meydanda hemencik selfie'mizi çektikten sonra bazilikayı da daha sonraki günlerde ziyaret etmek üzere müzeye doğru yollandık.

Metro çıkışının olduğu meydana kadar uzayan kuyruğu takip ederek Vatikan Müzeleri'ni bulmak ise hiç zor olmadı. Google maps'ten ölçtüğüme göre yaklaşık 1 km kuyruk vardı. Normal şartlar altında Vatikan zaten kalabalık oluyormuş ancak bizim gittiğimiz günün ertesi Paskalya Bayramı olması nedeniyle müze kapalıydı. Pazartesi günleri de kapalı olan müzenin 3 günlük ziyaretçileri tek güne kalınca yoğunluk her zamankinden fazlaymış, rehberimiz de böyle söyledi.

Bu kısım oldukça uzadı, arkası yarın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder