9 Mayıs 2014 Cuma

Roma - 4. gün

3 günlük sıkı bir programdan sonra önümüzde avare avare dolanacağımız koca bir gün var.

Önce Villa Borghese parkına gidiyoruz. Büyük bir park burası, içinde de bir müze var. İnternette yaptığım araştırmalara göre bu müzeye gitmeden önce online rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş. Biz müzeye gitmedik. Bunun yerine parkın içindeki kafede kahvaltımızı yaparak sabah keyfimizi idrak ettik. Yine söylüyorum, yaşasın dolce vita!

Beyim, benim daha önce okuduğum Soykırım kitabını bu seyahatte bitirdi. Bu nedenle bu aralar bu konulara karşı ilgili. Madem günümüz de boş Getto bölgesine gidelim, hem de oradaki Yahudi Müzesi'ni gezelim dedik.

"Her an planlı mı yaşanırmış, azıcık içinden geleni yap" diyenlere de buradan sesleniyorum işte. Yüreğimin götürdüğü yere gittim de ne oldu, müze kapalıydı, kös kös döndük.

Dönüş yolumuzda ise Tiber Adası'ndan geçtik.Yolumuzun üzerinde yer alan Cestio Köprüsü'nde yer alan elektrik direklerine takılmış üstlerine tarih, isim yazılıp, kalp falan çizilmiş asma kilitler vardı. Meğersem bu adetin orijinali başka köprü olmasına rağmen buraya da sirayet etmiş. Sevgililer bu asma kilitlerle aşklarını kilitleyip anahtarı da Tiber Nehri'ne atarlarmış. Pek romantik.

Tabii, Roma'ya kadar gelip de tiramisu yemeden dönemezdim. Bir kafeye girdik, siparişlerimizi verdik. Benim tiramisunun lezzetine laf söyleyen taş olur vallahi ama Allah aşkına şu aşağıdaki fotolara bir bakın yahu. Her zaman olduğu gibi beyimin siparişinin sunumu benimkine 5 bastı.


Günün kalan kısmında da avare avare dolandık. Sokaklarda insanları izledik, vitrinlere baktık. Akşam da hakkında çok tavsiyeler aldığımız ünlü pizzacı Bafetto'ya gittik. Navona Meydanı'nın arka sokağında, daha önce yazdığım Cantina e Cuccina adlı restorana çok yakın bir yer. Akşam 18:30'da açılıyor, rezervasyon yok. Yer varsa giriyorsunuz, yoksa önünde sıra bekliyorsunuz.

Masa örtüsü yok, masalara örtü niyetine kağıt serip, servisten sonra topluyorlar. Garsonlar ise başka alem. Servisleri önümüze attı resmen. Siparişlerimizi verdik, başka bir isteğimiz olup olmadığını sormadan döndü poposunu gitti. Zaten biraz da bu yüzden nam salmış sanırım, burnu büyük pizzacı. Neyse, ben karnımın doymasına bakarım, siparişlerimiz geldi. İncecik pizza hamuru, çıtır çıtır pek güzeldi.

Ertesi sabah uçağa yetişmek için erkenden kalkmamız gerektiğinden yemekle geceyi noktalayıp, Roma sokaklarına son bir saygı duruşundan sonra otelimize yollandık.

Yorucu olsa da çok keyifli, bol yemeli / içmeli, kültür dolu, eğlenceli 4 gün geçirdiğimiz Roma'ya tekrar görüşmeyi dileyerek veda ettik.

Peki ben 4 günümüzü de yedi kısım tekmili birden neden yazdım? Belki böyle bir seyahat planlayıp da nereleri görsek, nerede yesek, nasıl gezsek diye araştırma yapmak isteyenlere faydam olur diye elbette. Kamu hizmeti yani, güle güle kullanın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder