23 Mart 2015 Pazartesi

(G)üçleme

Buradan Suzanne Collins olsun, Veronica Roth olsun, Hugh Howey  olsun değerli yazarlara seslenmek isterim: üzgünüm ama, üçleme işini beceremiyorsunuz. Ben üzgünüm ama siz daha çok üzülmelisiniz bence. Şanınıza yazık.

Bu üçlemelerde, giriş iyi, hevesle ilk kitabı okuyorum. Tadı damağımda hemen ikinciye geçiyorum, gelişme süper. Olaylar tırmanıyor, heyecan dorukta. O hızla üçüncüye geçiyorum: sonuç tısss.

Tamam belki Silo'da ilk kitabın sonunda yanlış yargıya varmış olabilirim ama  ikincide hakkaten heyecan zirve yaptı. Vayy be dedim, bütün bunlar ne ayaktır, ne olaylar olmuş olabilir ki bu insanlar böyle yerin dibine girmiş diye kafa patlattım. O hevesle üçüncüye geldim, yine fos, yine fos.

O Açlık Oyunları neydi öyle? İlk kitapta dibim düştü yeminle. Hikayenin girişi, yazarın tasvir ettiği dünya beni benden aldı. İkinci kitaba heyecanla başladım, sürprizler beni şaşırttı. Ama üçüncüde bu muymuş yani dedim, bula bula bu finali mi uygun buldun diye yazara baya söylendim.

Ya Uyumsuz-Kuralsız-Yandaş'a ne demeli? Geçtiğimiz yaz tatilimizi beyimle, kim hangi gruba dahil olur diye deriiiin analizlerle geçirdik. Kim fedakar, kim dürüst, kim bilge, kim cesur, kim dost diye tüm tanıdıklarımızın kulaklarını çınlattık. Sonra ikinci kitapta illa bir şey olmak zorunda değiller canım, birden fazlası olabilirler diye uzlaşma yolları aradık, bulduk. Derken üçüncü kitabı okudum. Pöffff...

Öyle bir hayal gücüyle, caaaanım bir hikaye yarat, sonunda batır. Olacak şey değil. İkide bırakın daha iyi valla, illa iyiler kazanacak diye benim hayallerimi yıkmak zorunda mısınız?

Üçleme zor iştir sevgili yazarlarımız, ucunu bağlayamayacaksanız hiç bu işlere girişip benim gibi hayal gücünün rüzgarları arasında savrulmaya hevesli okurların hevesini kursağında bırakmayın. Biraz sorumluluk: write responsibly!

Bak J.K. Rowling öyle değil ama. Üç değil on üç yazsaydı keşke.

Bu konudaki fikirlerim de bunlardan ibarettir. Arz ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder