5 Mart 2015 Perşembe

Yeşil Peri Gecesi

Eğer paşa gönlümün istediği bir eğitim dalı seçme şanım olsaydı üniversitede, yani iş bulmak için havalı bir şeyler okumak zorunda olmasaydım kesinlikle psikoloji okurdum. Gün içinde kafamda sürekli deli sorular: "neden öyle davrandı", "durup dururken şimdi neden bunu söyledi" "aslında gerçekte ne söylemek istiyor"

Tavırlarımızı, düşüncelerimizi belirleyen farkında olmadığımız ne çok şey var. Bunları anlamak, satır aralarını okuyabilmek çok güzel olmaz mıydı?

Mesela herkesin samimiyetini kolayca anlardım. Ya da böyle laga luga yapan birine "hadi ordan, sen git önce dıtdıttırı problemlerini çöz de gel koçum" derdim. Kimse bana numara çekmeye cesaret edemezdi, falan filan. Eğer psikoloji eğitimi almak bunları sağlamıyorsa da, söylemeyin, hayallerimi yıkmayın.

Ne münasebetle girdim böyle konulara diye sorarsanız Yeşil Peri Gecesi derim.



Ayfer Tunç'la tanıştığım Kapak Kızı kitabından bahsetmiştim. Ve de eklemiştim "...dili, kurgusu, anlatımı çok daha sürükleyici bir kitap Yeşil Peri Gecesi."

İşte bu kitabı çok beğendim. Şebnem'in dokunaklı yaşamının akıcı yazılmış hikayesinde neden kapak kızı olduğunu ve fazlasını öğreniyoruz. Hayatını mahvetmek isteyen, ancak hayattan da vazgeçemeyen bu nedenle kendi deyimiyle "mağdur olmayı seçmiş" bir kadının öz-yıkım öyküsü. Kimsenin suçu olmayan bir kazanın bedelini küçük bir kız çocuğunun nasıl ödediği. Toplumun yozlaşmışlığının, sahteliğinin buna nasıl katkıda bulunduğu. Aslında kimsenin nasıl da göründüğü gibi olmadığı.

Daha neler neler...

Kitabın her sayfasında bireysel ve toplumsal tespitler, not alınacak sayısız cümleler.

Ayfer Tunç'un müthiş akıcı dilinin yanı sıra çok güzel şiirlerden alıntılanan mısralar, ve kitabın sonundaki kitapta yer alan tüm şiirlere referans listesi.

Hele ki kitabın kurgusu muhteşem. Zaman atlamaları o kadar başarılı ki, hiç bir şeyi kronolojik sırada okumuyorsunuz, hatta en sondan başlıyor hikaye ama bütünlüğünden hiç bir şey yitirmiyor. Yaklaşık 40 yılı kapsayan öykü zaman sıçramaları ile, ya da zaman sıçramalarına rağmen, su gibi akıyor.

Bir çok cümle var demiştim ya not alınacak, ben bir tanesini seçtim: "Unutmak elimizde değildi. Karar verip unutamıyordu insan. Affedemediği gibi. Affetmek de elimizde değildi." Altına imzamı atarım.

Bu kitabı alınız, okuyunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder