31 Mayıs 2015 Pazar

Bas bas pedalları, çık yokuşları...

... neşeli, sakin, tasasız çıkar hayatın tadını

Kene maceramdan sonra oryantiring'e gidemedim bi daha, zaten sezon da kapandı, bundan sonra istesem de sonbahara kadar yok. Aksiyon olarak ne yapsam ne yapsam diye düşünürken aklıma YİNE çok parlak bir fikir geldi: Bisiklet.

Bir çoğunuz gibi benim de çocukluğum bisiklet tepesinde geçti. İki tekerlekli klasmanından ilk bisikletimi ilkokula giderken almıştı babam. Çok havalı bir şeydi. Yanlarında iki tane küçük yedek tekeri de vardı ama binmeye başladıktan çok kısa bir süre sonra yedek tekerler çıkmıştı. O bisikletin alındığı günü hiç unutmam, sevinçten çıldırmıştım.

Biraz daha büyüyünce bir Pinokyom oldu, mavi. Tabii ki de büyük bir iki tekerlekli bisiklete binmeyi de babam öğretmişti. Mahalledeki beton zeminli basketbol sahasında başladık antrenmanlara. Ben bisikletin tepesinde, babam arkamda seleden tutuyor, daireler çizip duruyorum.

Sonra yere yansıyan gölgemizi gördüm, evet babam arkamdaydı ama kolu meydanda yoktu, seleyi falan tutmuyordu. "Ayyy baba neden tutmuyorsun beni" diye bağırarak kendimi yere atmışım. Hani nasılsa düşeceğim ya, bari kontrollü düşeyim hesabı. Bi kontrol, bi kontrol... Allahtan bir hasar olmadı, hem bana hem bisiklete. O sahada geçirdiğimiz bir iki günden sonra tam bir bisiklet cambazı oldum, bütün gün o Pinkoyo'nun tepesinde mahallenin çocuklarıyla yarış mı dersiniz, arka lastiği kaydırmaca, ön lastiği kaldırmaca, çeşitli artizlik hareketler mi...

Tabi çocuk dediğin hızlı büyüyor, bir süre sonra o bisiklet de yetmez oldu, ve yeni bisikletim sahneye çıktı: tammmm 21 vitesli, bilmem kaç jantlı bir Beldesan. Selesi de yükseltilip alçaltılabiliyordu. Bu özelliği nereden mi biliyorum? O yıllar kardeşimin boyunun beni geçtiği yıllar, bisikleti de ortak kullanıyoruz. Bisiklete ondan sonra bindiğim zamanlarda seleyi kendime göre ayarlamak zorunda kalıyordum.

İşte bisiklet maceram o yıllarda son buldu maalesef. Sonrasında tek tük bindiğim olmuştur ama bir daha kendime ait bir bisikletim olmadı. Bir kaç senedir sahilde, ormanda bisiklete binenleri gördükçe çok özeniyordum. Neden benim de bir bisikletim olmasındı, ben de yeniden o hızı, rüzgarı hisetmeyeydim. Madem oryantiring yapamıyordum ben de bisiklete binerdim.

Her şey çok güzel, kararımı da vermişim. Bu hafta sonu bir bisiklet edinip hemen başlayayım dedim. Anam, bu bisiklet dünyası ben bırakalı beri ne kaddddar gelişmiş. Çocukken bisikletin rengine bakardık, bi de vitesi varsa süperdi. Seçim kriterimiz bundan ibaretti. Azıcık internette araştırayım dedim, kadrosu, maşası, tekeri, süspansiyonu... Bitmek bilmiyor. Valla kafam karman çorman. Ben nasıl karar verip de bisiklet alacağım, hiç bilmiyorum.

Bir bilen yardım etsin nooolur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder