15 Kasım 2015 Pazar

Amsterdam Müzeleri

Amsterdam'da çok güzel yedik içtik, güzel restoranlar, kafeler keşfettik. O kadar mı? Değil elbet, kültürel aktiviteler de oldu.Amsterdam'da irili ufaklı onlarca müze var. Bazılarının hakkını vererek gezmek için günlerinizi ayırmanız gerekir. Ben seçtiklerim hakkında bilgi vereyim:

Amsterdam Museum: Eğer Amsterdam'da tek bir müze gezecek zamanınız varsa, 1000 yılından bugüne kadar şehrin tarihi hakkında bilgi veren bu müzeyi seçmenizi öneriyorum. Sergilenen objeler, videolar, oyunlarla hem bilgilendirici, hem de gezmesi eğlenceli bu müzeyi ben çok beğendim.

Müzeye girerken ücretsiz verilen rehberdeki barkodu çeşitli noktalardaki okuyuculara okutarak soruları yanıtladığınızda DNA'nız hakkında bilgi veren bir  test bile var. Benim sonuç aşağıda. Girişimcilik ruhumun pek olmadığını biliyordum, düşünce özgürlüğü konusunda da benim gibi düşündüğü sürece herkesin düşünmekte özgür olduğunu düşünüyorum. Testin bilimsel temelleri var yani.

Bir de giriş katta yer alan halıyı görmenizi tavsiye ederim. Amsterdam'da yaşayan 179 milleti temsil ediyor. Her ülkeden bir parça dokunmuş ve bu çıkmış ortaya:


Bu müzeye giriş ücreti iamsterdam karta dahil.

Rijksmuseum: Çok hazırlıklı gitmeme, elimde planlar haritalarla dolaşmama rağmen müzenin içinde yolumu kaybettiğim için görmek istediğim her eseri göremediğim, görmeyi planlamadığım bölümlerini gezdiğim bir müze oldu. Çok büyük, çok kapsamlı.

Özellikle ünlü resimlerin hemen yanlarına yerleştirilmiş açıklayıcı kartonetler sayesinde hem kullanılan teknikler hem de eserlerin sembolik anlamları hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Faydalı bir şey.

Müze daha girişinden etkilemeye başlıyor :


Sanat ise daha müzenin içine girmeden kapısında karşılıyor sizi:


Rijksmuseum'a giriş ücretinde iamsterdam kart için 2,5 euro'luk bir indirim var.

Van Gogh Museum: Van Gogh sergisini çok hızlı gezip buradaki zamanımın çoğunu 16 Ocak'a kadar sürecek Munch: Van Gogh sergisine ayırdım. Birbirlerinin hiç tanımayan iki ünlü ressamın sanat eserlerindeki benzerliklere odaklanan bu sergiyi de çok beğendim.

Sanattan o kadar da anlamamama rağmen böyle sergilere, müzelere her fırsatta giderek kendimi eğitmeye çalışıyorum. Mesela genelde estetik olarak beğendiğim resimlerin empresyonizm akımına dahil olduğunu böyle böyle keşfettim.

Unutmadan söyleyeyim, müzeye giriş iamsterdam kart ile ücretsiz.

Anne Frank'ın Evi: Online bilet bulmanın ne kadar zor olduğunu yazmıştım daha evvel. Ben seyahat tarihimden bir ay önce orada bulunacağım bir haftalık süre için bilet bulamadım. Kaldığım otel Anne Frank evine yakın olduğu için pencereden kuyruk durumun gözleme imkanım oluyordu ve sabah saatlerinin kuyruğun en uzun olduğu zaman olduğunu gördüm.

Akşam 9'a kadar ziyaretçi kabul ediliyormuş. Ben akşam 5 civarlarında gittiğimde 1,5 saat sıra bekledim. Gidecek olanlara fikir vermesi için söylüyorum, sıraya girdiğimde kuyruğun ucu Westerkerk kilisesinin hizasında idi.

Frank ailesi ve dostlarının, toplam 8 kişi, 2 yıl boyunca saklandığı yerleri görmek, videoları izlemek duygusal olarak çok yorucu bir deneyim.

Giriş iamsterdam kapsamında değil.

Museum Van Loon: 17. yüzyılda Altın Çağı'nı yaşayan Amsterdam'da, dönemin asilzadelerinin günlük yaşamlarına bir göz atmak isterseniz müzeye dönüştürülen bu konağı gezebilirsiniz. Nerede oturup nasıl yiyorlarmış, ne giyiyorlarmış, nerelerde uyuyorlarmış, evlerini nasıl süslüyorlarmış hepsini burada görebilirsiniz.


Bir de ben hayallerimin mutfağını burada buldum. Böyle geniş ve fonksiyonel bir mutfağım olsa benim de tüm mutfak yeteneklerim su yüzüne çıkacak gibi hissediyorum:


Iamsterdam kartınız var ise burayı ücretsiz gezebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder