20 Aralık 2015 Pazar

Prag Dosyasını Açıyorum

Huhuuuuu ben döndüm. OKHOK'la Prag maceramızı ifa ettik. Önce güzel haberler: 16 yıllık dostluğumuza halel gelmedi. Aç da kalmadık. Soğuktan donmadık. Para bozdurma konusunda birazcık kazıklanmış olabiliriz ama.

Bol bol güldük, eğlendik ve birbirimizin daha önce bilmediğimiz bazı yönlerini öğrendik. Yani ben öğrendim, onu bilemem. Tamam arkadaşımın eli açıktır, senelerdir bilirim ama 380 kron'luk müze giriş bileti için 4.000 kron verecek kadar da bonkör olduğunu bilmezdim.

Ya da sırf geyik olsun diye "eğer seçme şansın olsaydı geçmişte hangi dönemde kim olarak yaşamak isterdin?" sorusunu önceden uzun uzun düşünmüş olduğunu, panik içinde "asla geçmişte yaşamak istemiyorum" diye açıklamalara girişeceğini bilmezdim. Sanki elimde zaman makinesi var da söylediği zamana onu ışınlayacakmışım. Bunlar hep çok fazla Dr Who seyretmekten.

Bense ikinci dünya savaşı yıllarında bir casus ya da orta çağ döneminde bir şövalye olmak isterdim. İkisi de Prag ruhuna ziyadesiyle uygun.

Biz Prag'a dönelim. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Prag için masal şehri gibi, mimarisi çok güzel derler ya hep. Tamam güzel de Avrupa'da çok daha güzel şehirler var. Mesela masal şehri diyeceksek Amsterdam var. Mimar değilim ama binaların daha tarz sahibi olduğunu söyleyebilirim. Söyledim bile.

Bir de şu para bozdurma konusunda bizi o kadar korkutmuşlar ki aman döviz bürolarında kazıklanmayın diye ilk iki gün korkumuzdan döviz bürosundan içeri adım atamadık. Sonra "amaaan elimizden zorla paramızı alacak değiller ya, en kötü kuru sorar beğenmezsek çıkarız" diye birbirimizi cesaretlendirerek bir tanesinden içeri girebildik. İyi ki de girmişiz, asıl bizi kazıklayanın otel olduğunu anlamayacakmışız yoksa.

Elbette Prag'dan konuşurken biralardan konuşmamak olmaz. Çeşit çeşit bira deneme şansımız oldu. Bazıları benim damak zevkim için fazla acıydı. En çok ballısını beğendim. Böyle tatlı tatlı, lıkır lıkır gitti. Ayrıca kayıtlara geçsin restoranlarda falan bira sudan ucuz.

Yemeklere gelecek olursak Çek mutfağının benim damak zevkime hitap etmediğini öğrendim. Yediğim ve en çok beğendiğim şeyinse aslında Macar olduğunu da katıldığımız bir turun rehberinden öğrendim. Ne olduğunu yazacağım. Azzzzz sonra.

İklim meselesine gelecek olursak, bu mevsimde herhangi bir Orta Avrupa şehrinden daha soğuk değildi. Biz elbette kar botlarımız, bere, atkı, eldivenlerimizle soğuğa hazırdık. Ama bu Avrupa milletinin DNA'larında bizde olmayan bir şey var. Kadınlar şifon elbise altında ince çorapla giyilmiş çizme ve üstünde paltoyla sokaklarda dolaşıyorlar. Altında çizme üstünde palto olsa ne yazar o şifon elbiseyi giydiğin sürece. Onları gördükçe ben titredim vallahi.

Bu kısa girizgahın ardından Prag dosyamız detaylı gezi program, otel ve restoranlarla devam edecek.


1 yorum:

  1. Yahu ne güzel biralardı hakkaten. Oktoberfest üstü Çek biraları iyi biranın ne olduğunu öğretmiş oldu. Ayrıca o 4.000 kron meselesine zaten uyanayazmıştım zaten.

    YanıtlaSil