6 Nisan 2015 Pazartesi

Japonya beni çağırıyor

Evrenin bazen bize gizli mesajlar yolladığına inanır mısınız? Ben inanıyorum. Tesadüf gibi görünen bazı olaylar aslında evrenin gizli güçlerinin bize bir şeyi yap ya da yapma deme yolları olabilir.

Mesela evren bana bu aralar "Japonya'a gitmelisiiiin, Japonya'ya giiiiit, Japonyaaaaaa, Japonyaaaaaa" diye fısıldıyor.

Okumak için elime geçen üst üste iki kitabın da Japonya'yı anlatmasının başka açıklaması var mıdır ki? İsviçreli bilim insanları bunu da açıklasın bakalım.

Rain Fall kitabından bahsetmiştim, hani beni Japonya konusunda nasıııııl sükut-u hayale uğrattığını falan anlatıp baya bi içlenmiştim.

Şimdiki kitabımız ise bizi bugünden alıp bir zaman makinesine bindirip feodal Japonya'ya götürüyor.

Kitabımızın adı Across the Nightingale Floor, yazar Lian Hearn. Öncelike şunu söyleyeyim yazarın gerçek adı Gillian Rubenstein imiş ama bu seride Lian Hearn mahlasını kullanmış. Neden bilmiyorum, bir gün kendisiyle tanışırsam sorarım. Ama vikipedi şöyle açıklamış: "The name 'Lian', comes from a childhood nickname and 'Hearn' apparently refers to herons which are a prominent theme in the series. It has also been suggested that the surname is most likely borrowed from Lafcadio Hearn; one of the first Western writers to tackle Japanese mythology.". Olabilir.

Kitaba dönelim. Across the Nightingale, yazarın Otori üçlemesinin ilk kitabı. "Otori de ne ola ki" dediğinizi duyar gibiyim. Daaaaat yanıt veriyorum: Feodal Japonya'daki klanlardan biri. Diğer klanlar olarak Muto var, Kikuta var, Tohan var, Maruyama var.

Bu kadar klanın olduğu yerde ne olur? Elbette ki iktidar savaşları ve olaylar olaylar. Pekiii bestseller olmuş bir kitapta savaş olur da aşk olmaz mı? Olur elbette. İşte burada kahramanımız devreye girer: hem çok yetenekli bir suikastçı, bi nevi dünyayı kurtarıyor, hem de aşkı buluyor: Takeo'ya merhaba diyin.

Pekiii Takeo narsist mi, kendine mi aşık oluyor? Elbette hayır! Kaede isimli, güzeller güzeli ama kılıç kullanma konusunda Takeo'dan hiç de aşağı kalır yanı olmayan hanım kızımıza.

Takeo ve Kaede'nin yanı sıra Shigeru, Kenji, Shizuka, Iida, Arai gibi isimleri olan başka kahramanlar da sahne alıyor hikayede. İsimlerini sayamadığım diğer kahramanlar beni affetsin ama bu kadar Japonca ismi hatırda tutmak da hiç kolay diil.

Yazarın kitabın sonunda yer alan ifadelerine göre, tüm hikaye hayali bir ülkede geçse de bazı gelenekler, görenekler, coğrafi betimlemeler ve iklim tasvirleri Japonya'yı andırabilirmiş. E heralde yani, anlatılan o çay seremonilerinin falan Marslılardan esinlendiğini sandığımızı düşünüyor olamazsın sanırım, ilahi Gillian.

Yalnız kitapta adı geçen ve gerçek olan bir karakter var: Sesshu. 15. yy'da yaşamış çok ünlü bir ressammış. Aynı zamanda bir rahip ve seyyah olan Sesshu'nun resimlerine Google'dan baktım ve hayran kaldım.

Bir de kitaba adını veren Nightingale Floor olayı var. Yine Google sağ olsun, yaptığım araştırmalara göre Japonca'da uguisubari adı verilen bu zeminler üzerinde yüründüğü zaman kuş cıvıldaması gibi bir ses çıkarması için özel olarak dizayn edilirmiş. Bazı saray ve tapınaklarda, koridorlarda kimse gizlice yürüyemesin diye güvenlik amacıyla kullanılırmış.

Bu Otori serisi üç kitaplık bir seriymiş. Üçleme diyince beni biraz endişe alıyor, daha önce yazdığım gibi. İnşallah, Gillian'cığım beni utandırır. Hikaye üç kitaptan oluşsa da arkasından da hikayenin başını ve sonunu içeren iki kitap daha yazılmış.

Mecbur hepsini okuycaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder